TÜRKİYE GIDA VE ŞEKER SANAYİ İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKANI İSA GÖK’ÜN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MESAJI
“Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlamasıyla gelişen olaylarda işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında 129 kadın işçinin yanarak hayatlarını kaybetmesi sonucu doğmuştur.
Kadınlarımız için çok özel olan bu gün, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak sağlanması ve özellikle kadınlara eşit hakların verilmesinin dünya barışını güçlendireceği gerekçesiyle kabul edilmiştir. Aslında 8 Mart, kahramanlıklarla örülü, sıfır noktasından bugünlere nasıl gelindiğinin de hikâyesidir.
8 Mart, ilan edildiği tarihten bugüne zorlu çalışma şartları altında ezilen ancak canı pahasına mücadelesini zaferle taçlandıran kadınların hangi zorlu şartlardan bugünlere ulaştıklarının hatırlanması açısından büyük öneme sahiptir. Tüm bu gelişmelerle dökülen alın teri, tüketilen ömürler, düştükçe kanayan kanadıkça güçlendiren onlarca yara ve feda edilen binlerce canla bir savaşın onurlu galibiyetleri olarak tarihe geçseler de, kadınlarımızı ne yazık ki bugün de taciz ve buna bağlı şiddetin mağdurları olarak görmek üzüntü vericidir.
Dünya medeniyeti içerisinde, şüphesiz Türk kültür ve devlet geleneğinde önemli bir değere sahip olan kadının toplum içerisindeki rolü, geçmişten günümüze birçok değişiklik göstermiştir. Ancak geleneksel ve kültürel toplum yapısındaki ‘kadın' profilinde halen daha toplum tarafından ona yüklenen birtakım görevleri yapmaya mecbur olan bir varlık olarak görülen algılama biçimi yerini muhafaza etmektedir. Açık bir ifade ile kadın evine bakar, kadın çalışır, kadın hizmet eder.
Her şeye rağmen toplumların kalkınmasında kadınların varlığı oldukça elzemdir. Bu doğrultuda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve toplumda kadına biçilen rollerin değiştirilmesi için tüm toplum olarak kadınların önüne çıkarılan engellerin kaldırılarak, onları eşit birey olarak kabullenip toplumda hak ettikleri yeri almaları konusunda daha çok çaba sarf edilmelidir.
Toplumda ve aile içinde rol ve sorumlulukların dağılımında toplumsal cinsiyet bakış açısının ortadan kaldırılması ve eşitlikçi bir yaklaşımın desteklenmesi amacıyla her alanda sadece eşitlikçi politikaların oluşturulması ve yaygınlaştırılması değil, kadınların özgürce benliklerini ve özgün benliklerini etkin biçimde ortaya koyacak yaklaşımların hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu vesileyle güçleriyle toplumu oluşturan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, kadına şiddetin değil, saygının olduğu eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir dünya temenni ediyorum.
Kadınlarımız için çok özel olan bu gün, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak sağlanması ve özellikle kadınlara eşit hakların verilmesinin dünya barışını güçlendireceği gerekçesiyle kabul edilmiştir. Aslında 8 Mart, kahramanlıklarla örülü, sıfır noktasından bugünlere nasıl gelindiğinin de hikâyesidir.
8 Mart, ilan edildiği tarihten bugüne zorlu çalışma şartları altında ezilen ancak canı pahasına mücadelesini zaferle taçlandıran kadınların hangi zorlu şartlardan bugünlere ulaştıklarının hatırlanması açısından büyük öneme sahiptir. Tüm bu gelişmelerle dökülen alın teri, tüketilen ömürler, düştükçe kanayan kanadıkça güçlendiren onlarca yara ve feda edilen binlerce canla bir savaşın onurlu galibiyetleri olarak tarihe geçseler de, kadınlarımızı ne yazık ki bugün de taciz ve buna bağlı şiddetin mağdurları olarak görmek üzüntü vericidir.
Dünya medeniyeti içerisinde, şüphesiz Türk kültür ve devlet geleneğinde önemli bir değere sahip olan kadının toplum içerisindeki rolü, geçmişten günümüze birçok değişiklik göstermiştir. Ancak geleneksel ve kültürel toplum yapısındaki ‘kadın' profilinde halen daha toplum tarafından ona yüklenen birtakım görevleri yapmaya mecbur olan bir varlık olarak görülen algılama biçimi yerini muhafaza etmektedir. Açık bir ifade ile kadın evine bakar, kadın çalışır, kadın hizmet eder.
Her şeye rağmen toplumların kalkınmasında kadınların varlığı oldukça elzemdir. Bu doğrultuda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve toplumda kadına biçilen rollerin değiştirilmesi için tüm toplum olarak kadınların önüne çıkarılan engellerin kaldırılarak, onları eşit birey olarak kabullenip toplumda hak ettikleri yeri almaları konusunda daha çok çaba sarf edilmelidir.
Toplumda ve aile içinde rol ve sorumlulukların dağılımında toplumsal cinsiyet bakış açısının ortadan kaldırılması ve eşitlikçi bir yaklaşımın desteklenmesi amacıyla her alanda sadece eşitlikçi politikaların oluşturulması ve yaygınlaştırılması değil, kadınların özgürce benliklerini ve özgün benliklerini etkin biçimde ortaya koyacak yaklaşımların hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu vesileyle güçleriyle toplumu oluşturan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, kadına şiddetin değil, saygının olduğu eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir dünya temenni ediyorum.
Saygılarımla,
İsa GÖK
Genel Başkan
İsa GÖK
Genel Başkan