“İŞLETMELERE KESİLEN CEZALARLA SMA’LI HASTALAR İÇİN FON OLUŞTURULSUN”

“İŞLETMELERE KESİLEN CEZALARLA SMA’LI HASTALAR İÇİN FON OLUŞTURULSUN”

“Dünya genelinde yaşanan savaş ve çatışmalar, toplumların gıda üretim altyapısını tahrip ederek göçlere neden olmakta ve bugün küresel sorunların en başında yer almaktadır. İklim krizi nedeniyle aşırı yağış, kuraklık ve sel gibi afetlerin daha sık görülmesi şüphesiz özellikle yoksul ve kendine yeterli miktarda gıda üretmekte zorlanan ülkelerde gıda güvencesi ve gıda güvenliğini çok olumsuz etkilemektedir.

Özellikle yaşanan çatışmaların, birçok ülkeyi etkileyen birincil etken olmaya devam etmesi ve yaklaşık 135 milyon kişinin akut gıda güvensizliği yaşaması konunun vahametini gözler önüne sermektedir.

Küresel Gıda Krizleri 2024 Raporu (GRFC), 2030 yılına kadar açlığı sona erdirme hedefine ulaşmada dünyanın ne kadar büyük bir zorlukla karşı karşıya olduğunu teyit etmektedir. Gıda krizi yaşanan ülkelerdeki özellikle çocuklarda ve kadınlarda akut yetersiz beslenme ise her geçen gün daha da kötüleşmeye devam etmektedir.

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün açıkladığı veriler, 2050 yılında dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşacağını öngörürken, açıklanan rakamlar artan nüfusu beslemek için yaklaşık 25 yılda gıda üretiminin yüzde 60 oranında artması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Özellikle büyük katliamların yaşandığı İsrail saldırısı altındaki Gazze Şeridi'nin, Küresel Gıda Krizleri Raporu tarihindeki "en şiddetli gıda krizi çeken yer" olarak kalmaya devam ettiği belirtilen raporda, "Mart ile Nisan 2024 arasında 2,2 milyon nüfusun tamamının halen acil gıda ve geçim yardımına ihtiyaç duyduğu ifade edilmektedir.

Gelişmiş ülkeleri ilgilendirmiyor gibi görünen dünya gıda problemleri, ortaya çıkan sorunlara duyarsız kalınamayacağı için aslında küresel bir sorundur. Gıdaya erişimin bir insanlık hakkı olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.

İslam coğrafyası dışında Dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşanan insani mağduriyetlere karşı ülkeler nasıl ortak hareket ediyorlarsa dini, dili, ırkı, mezhebi her ne olursa olsun Gazze gibi savaş mağduru Müslüman ülkelere de sessiz kalınmaması bir insanlık görevi olmalıdır.

Ülkemize baktığımızda yüksek gıda fiyatları ve para biriminde yaşanan değer kaybına bağlı alım gücündeki düşüşler, giderek derinleşen gıda enflasyonu krizinin ana faktörü olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin her yerinde, her türlü gıda bulunmasına karşın, bunların fiyatının sabit gelirlilerin satın alma gücünden daha hızlı artması aslında erişilebilen gıdaya erişilememeyi ortaya çıkarmaktadır. Bunun en büyük etkeni tüketime sunulan ancak, denetim eksikliği sebebi ile ürün fiyatlarında yaşanan aldatmacaya yönelik fahiş artışlardır. İşletmelerin, fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek haksız kazanç sağlamaları serbest piyasa ekonomisinin temel ilkelerine de terstir.

Burada bireysel boykottan daha çok kamusal bir düşünmeye ve dönüşüme ihtiyaç bulunmaktadır. Fiyat artışlarının ve özellikle de stokçuluğun önüne geçilebilmesi için ivedilikle düzenleme yapılarak, süreklilik arz eden caydırıcı yaptırımlarla şeffaf bir denetim otoritesinin harekete geçirilmesi gerekmektedir. Herhangi bir üründe uygulanan fahiş fiyat artışı ile piyasa şartlarına göre olması gereken fiyat arasındaki oluşan toplam fark işletmelerden tahsil edilerek Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda oluşturulacak bir fon ile özellikle sma’lı hastaların ilaç temini ve tedavilerine ayrılmalıdır.”

Saygılarımla;
İsa GÖK

Genel Başkan



Sayaç: 46